Çin, Sincan Uygur Özerk Bölgesi ve Tibet'te azınlık topluluklarına yönelik uyguladığı politikalarla uluslararası gündemde. DW Türkçe'nin Çin gazetesi Global Times'dan aktardığı habere göre, Sincan'da yeni kabul edilen düzenlemeler, dini terörizmi ve aşırılıkları engelleme adı altında, ulusal birliği ve kamu düzenini koruma gerekçesiyle dini uygulamalara sınırlamalar getiriyor. Bu yönetmelikler, Çin anayasasında garantilenen dini özgürlükleri sınırlıyor ve dini eğitim veren okulların, mimaride ve dekorasyonda Çin geleneklerini izlemeleri gerektiğini belirtiyor.
Sincan'da Artan Baskılar ve İnsan Hakları İhlalleri
Sincan bölgesinde, Uygurlar ve diğer Müslüman azınlıklar üzerindeki baskılar artmaya devam ediyor. Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü'ne göre, bölgedeki cami sayısında büyük azalmalar yaşanıyor. Birleşmiş Milletler, Çin'den Sincan'daki insan hakları ihlallerinin soruşturulmasını talep ediyor. Bölgede işkence, taciz, cinsel şiddet, zorla çalıştırma, kaybetme ve gözaltında cinayet gibi vakalar sıklıkla rapor ediliyor.
Tibet'te Din ve Kültür Üzerindeki Baskılar
Çin'in Tibet'te uyguladığı baskı politikaları da dikkat çekiyor. Pekin, Tibet'i 1950'lerde ilhak ettikten sonra bölgede bir Çinlileştirme politikası izliyor. Özellikle 2022'den itibaren Tibetli rahiplere Dalai Lama'ya karşı baskılar artıyor. Bu politikalar, Tibet'in dini ve kültürel yapısını tehdit ediyor ve uluslararası toplumda büyük endişelere yol açıyor.
Çin'in Sincan ve Tibet bölgelerinde uyguladığı bu politikalar, dini ve kültürel özgürlüklerin kısıtlanması ve insan hakları ihlalleri açısından ciddi sorunlar yaratıyor. Uluslararası toplum ve insan hakları örgütleri, bu bölgelerdeki durumu yakından takip ediyor ve Çin hükümetine yönelik eleştirilerini artırıyor. Bu durum, Çin'in azınlık politikalarının ve insan haklarına yaklaşımının daha fazla sorgulanmasına neden oluyor.