Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in Cemaat ve Tarikat Savunması TBMM'de Tartışma Yarattı

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada cemaat ve tarikat yapılarını savundu. Bu açıklamalar, eğitimde dinselleşme politikalarına ilişkin tartışmaları alevlendirdi ve çeşitli tepkilere neden oldu.

Yayınlanma:
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in Cemaat ve Tarikat Savunması TBMM'de Tartışma Yarattı

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, TBMM Genel Kurulu'nda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçe görüşmeleri sırasında, cemaat ve tarikat yapılarına ilişkin dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Bakan Tekin, bu yapıları 'sivil toplum kuruluşu' olarak nitelendirerek, Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu kuruluşlarla protokol imzalamaya devam edeceğini belirtti.

Eğitimde Dinselleşme Politikaları ve Tepkiler

Tekin'in bu açıklamaları, eğitimde dinselleşme politikalarının bir parçası olarak görüldü ve büyük tepkilere yol açtı. Tarikat ve cemaat yapılarıyla işbirliğinin Milli Eğitim Bakanı düzeyinde savunulması, eğitimde laiklik ilkesine yönelik endişeleri artırdı. AKP'ye yakın dernek ve vakıflar ile dini yapılanmalara bağlı kuruluşlardan destek açıklamaları gelirken, laik eğitim sistemine yönelik eleştiriler de yükseldi.

"Milli İrade Platformu"ndan Destek Açıklaması

Yusuf Tekin'in açıklamalarının ardından, "Milli İrade Platformu" adı altında birçok cemaat ve tarikat örgütü, bakanı destekleyen bir açıklama yayınladı. Bu platform, Menzil cemaatinin TÜMSİAD, Erenköy cemaatinin Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı, Ensar Vakfı, Hayrat Vakfı, İhlas Vakfı, KADEM ve Okçular Vakfı gibi çeşitli dini ve siyasi yapıları içeriyor. Platformun açıklamasında, Tekin'in tutumunu takdir ettikleri belirtilerek, onun "ilkeli ve onurlu duruşu"na vurgu yapıldı.

Bu gelişmeler, Türkiye'nin eğitim politikaları ve dini yapıların eğitim sistemi üzerindeki etkileri konusundaki tartışmaları daha da alevlendirdi. Milli Eğitim Bakanı'nın açıklamaları ve bu açıklamalara gelen destekler, eğitimde laiklik ilkesinin geleceği üzerine yeni soru işaretleri yarattı.

O açıklamadan bazı bölümler şöyle:

“Kimdir bunlar? “Çağdaşız” derler, iki asır öncesinin köhnemiş ideolojilerinin peşinden giderler. “Yurtseveriz” derler, bu yurdun insanlarını, değerlerini hor görüp aşağılarlar.

“Demokratız” derler, kendi yankı odalarının dışında bir ses duymaya tahammül edemezler.

“Cumhuriyetçiyiz” derler, Cumhuriyete yirmi yılda çağ atlatan iktidara karşı kin güderler.

“Aydınız” derler, karanlık zihinlerinin çürümüş düşüncelerini ortalığa saçarlar. “Atatürkçüyüz” derler, küresel efendilerinin sansürlerine boyun eğerler.

“Sanatçıyız” derler, aslında payeleri kendilerinden menkuldür ve icra ettikleri bir sanatları da yoktur.

Bunlar bu ülkeye, bu ülkenin insanlarına, değerlerine, geleneğine, kültürüne ve dinine savaş açan bir güruhtur.

Bunlar Milli Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin “STK’larla protokol yapmaya devam edeceğiz” dediğinde dağdaki ve ovadaki efendileri tarafından kumanda edilen bir avuç zavallıdır!"

***

Çünkü bu güruh; bu ülkeyi, bu ülkenin insanlarını ve değerlerini sevmiyor!

Bu nedenledir ki bunlar; İslam’a karşı düşmanlıklarını Müslümanların kurdukları STK’lar üzerinden yansıtmaktan geri durmuyorlar.

Düşüncelerine ve davranışlarına karşı çıkılacağını bildiklerinden açıktan düşmanlık yapamadıkları için nefretlerini Milli Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin üzerinden yansıtmaya çalışıyorlar.

Oysa biz, bunları çok iyi tanıyoruz. Seslerinin çok çıkmasının da suçluluk psikolojisinden olduğunu gayet iyi biliyoruz.

Milli Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin’i destekliyor, Bakanımızı ilkeli ve onurlu duruşundan dolayı takdir ediyoruz!”